Ben De Mi Narsistim?
- Verta Psikoloji
- 27 Mar
- 2 dakikada okunur
Son zamanlarda birçoğumuz, kendimizi ya da etrafımızdaki insanları ‘narsist’ olarak tanımlıyoruz. Bu soruyu sormamızın en büyük etkilerinden biri olan sosyal medya ve insanların, durumları tanımlama ve etiketleme isteği, bizi neden böyle bir duruma ittiği üzerine biraz düşünmemiz gerekiyor sanırım. Psikiyatrik tanılar, psikoloji alanında çalışan kişiler için önemli bir yer tutar. Ancak bunun nedeni, insanları etiketleme ve tanımlama isteğinden ziyade, danışanlarımız için ileriye dönük bir tedavi yöntemi ve çalışma şeklimizi belirlememizle ilgilidir. O halde, neden bir tedavi amacımız olmadığı halde etrafımızdaki insanları ya da kendimizi tanımlamak için bu kadar büyük bir çaba gösteriyoruz? Bunun en büyük nedenlerinden biri, sorumluluktan kaçma isteğimizdir. Modern hayatın bize en büyük getirisinden biri, hazır ve en güzel olanı alma isteğimizdir. Etrafınıza bir bakın; insanların bir durum ya da olayla ne kadar uğraşmak istemediğini, sorumluluk almamak için ne kadar büyük bir çaba içinde olduğunu göreceksiniz. Hazır yemekler, hazır videolar, hazır yazılar… Birçoğu. Artık kaçımız evde yemek yapmakla uğraşmak istiyor? Ya da kaçımız bir ödevi ya da metni kendi çabamızla yazıyoruz? İşte tam burada etiketlemeler ve tanımlamalar bizim için büyük bir kurtarıcı oluyor. Yakın bir arkadaşınıza eski sevgilisinden neden ayrıldığını sorun, yüksek ihtimalle size “narsist” ya da “egoist” olduğu cevabını verecektir. Onu tanımladığı için hiç zorlanmadı, o noktada kalıp bu problemi çözmeye çalışmak yerine, “narsist” davranışlar sergileyip sergilemediğini anlamaya çalışmadı. En önemlisi ise, bu etiketleme sayesinde kendini sorgulamadı. Çaba göstermek zorunda kalmayıp, internetten sipariş verdiği kıyafetlerini giyerek dışarıya çıkıp, kendine hazır bir yemek ısmarladı. Narsizm, sadece kişinin kendini beğenmesi, bir tek kendini düşünmesi ya da insanları manipüle etmesi ile sınırlı ve yüzeysel bir tanımdan ziyade, kişinin içsel çatışmaları, savunma mekanizmaları ve psikolojik yapılarıyla bağlantılıdır. Narsizm, kişinin iç dünyasında sağlıklı bir özdeğer oluşturamaması nedeniyle, bu eksiklikle dış dünyayla yaşadığı zorlukların bir sonucu olarak tanımlanabilir. Kısır tanımlamalardan ziyade, Freud narsizmi bu şekilde ifade etmeye çalışmıştır. Genellikle narsist kişilerde benlik saygısının kırılgan olduğunu, özdeğerin düşük olduğunu ve erken çocukluk dönemindeki travmalarla ilişkili olarak, bireyin dışarıdan onay alma ihtiyacına ve takdir görme isteğine yol açtığını görebiliriz. Ayrıca narsist kişilerin dünyaya güvenle bakmakta büyük bir zorluk yaşadığını da fark edebilirsiniz. İç dünyasında ve bilinçdışında yaşanan bu tarz dürtü ve çatışmaların sonucunda, kişi bir savunma mekanizması geliştirir ve idealize ettiği benlik ile aslında olduğu benlik arasındaki uçurumu görmemek için yeni bir savunma mekanizması yaratır. Bu savunma mekanizması, sürekli kendini yüceltme, diğer insanları küçümseme ya da dışarıdan gelen olumlu eleştirileri alarak semptomunu besleme gibi tepkiler olabilir. Ayrıca narsizm, kişinin kimliğini bulma ya da tanımlama sürecinde bir araç da olabilir. Narsist kişi, aslında bir yandan kendi benliğini yükseltmeye çalışırken, diğer taraftan büyük bir içsel eksiklik ve boşluk hissini bastırmaya çalışır. Biz ise bu savunma mekanizmalarını gördükten sonra onları ‘narsist’ olarak tanımlıyoruz. Modern kültürün ve sosyal medyanın etkisiyle, bir tartışma sırasında kendini savunan ve tartıştığı kişiyi anlamadığını düşündüğümüz herkese narsist diyebiliyoruz. Bu kadar sınırlı ve tek boyutta ele aldığımız, yeni bir savunma mekanizması olarak ortaya koyduğumuz ve dolayısıyla herkesin kabul etmeye ve sorumluluk almamasına neden olan bu tanı, hayatımızı oldukça kolaylaştırdı diyebiliriz.







Yorumlar